22 Eylül 2014 Pazartesi

Selam Dünyalılar!

İyi geceler dünya. Yahut dünyanın Türkçe bilenleri. Aslında sabah olacak 1 saat sonra. Bu nadide ilk yayınımı yapıp yatayım değil mi? Olur.

Dün benim doğum günümdü. 29'dan gün almaya başladım matematiksel olarak. Kendime doğum günü hediyem olabilir bu blog mesela. Canım sıkıldıkça (hmm o kadar sık yazamam!) ya da bebekler uyudukça (bu daha makul) yazarım o zaman.

Öğüt almayı sevmiyorum. Kim sever ki dimi?? Yok ya da gereksiz yere olanını sevmiyorum. Mesela "telefonunu daha az kullan, X de daha az kullanır böylece" demek bence manasız. Evde benden başka telefon kullanan beş kişi daha var.

Hamam böceklerini de sevmem. Biliyorum, onlara kucak açan yok.

Cuma günü ikinci yirmilik dişimi çektirdim. Hala hiç bir müdahale yapılmamış gibi acı çekiyorum. Kana kana su içmenin (normal günlerde) büyük nimet olduğunu anladığım günlerdeyim vesselam.

Kendimi tanıtmalı mıyım? Kime yazıyorum bunları? Tee küçükken bi yerlerde okumuştum (hatırladım, Çalıkuşu'ndaydı), insan tuttuğu günlüğü bir gün O kişi okusun ümidiyle yazarmış falanmış. Benim O kişim Türkçe bilmiyor! O yüzden bence ben sadece içimi döküyorum. Arada bilgiçlik de taslayabilirim, iki yıllık annelik tecrübem var ya :) Bilmem bakıcaz artık..

Bu seferlik bu kadar yeter. Elimle yazsam daha eğlenceli olurdu. Artı kasmazdım birilerinin okuma ihtimali var deyu. Evde Türkçe bilen olmadığı için düşüncesizce yazabilirim. Ama dünya evden biraz daha büyük.

Meğer ne gevezeymişim kafamın içinde. Herkes de öyle midir? Ben şu an çok gevezeyim. Hele de geceleri. Hele de bu biri kocaman ikisi minnak böcekler uyurken. N'apalım onlar beni çok ka'le almıyorlar, ben de burda bildiğimi okurum ;)

Şimdi son bildiğimi yazıp kapatıcam. O son dondurmayı yemeyecektim, midem bulanıyor hala!

Haaydi eyvallah!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder